ağva,kıyıköy

Sapanca’da ısıtmalı havuzu olan bir bungalov tutun. Mis gibi.

kesinlikle cunda.

Abant

Trilye (Zeytinbağı)

Sekerev de kalabilirsiniz.

yürüyüş grubumuzla kastamonu'da bu bungalov evlerde kalmıştık. çok sakin ve huzurlu bir yerdi. ılıca şelalesi ve horma kanyonu'na da çok yakın oraları da gezebilirsiniz.

youtu.be

aş aşma farketmiyor yüzde 60'ı saplıyor devlet. artık temu'dan bişey almanın avantajı filan yok.

temu'dan alisveris yapma derim.

EU ülkesinden 30 euro altı sipariş varsa %20 vergi
diğer ülkeler %60 vergi

yurt dışından bi şey getirme dedi devlet kısaca

temu bitti artık

temu sepet toplamı gümrükte takılacak ürün ekletmiyor zaten. o tutarı kendi ayarlıyor. siparişi bir şekilde teslim alamazsanız paranızı %100 iade ediyor. ben bazen 3-5 ürün alıyorum. gelen ürünlerden birinin kalitesinden memnun kalmazsam iade talebi oluşturuyorum. temu ürün sizde kalsın tutarı kredi olarak tanımlayalım diyor, sonra başka alış verişte kullanıyorum.

60% vergiye ragmen ayni urunleri 5 kati fiyata satan turk esnaftan cok daha iyi temu.

bildigim kadariyla kendileri sistemlerini duzenledigi icin, siparis verebiliyorsaniz ekstra bir seye takilmiyorsunuz zaten. limitleri asacak gibi oluyorsa kendi izin vermiyor almaniza.

Temu işi bitti

Bu %60 vergi benim sayfada gordugum fiyata dahil oluyor degil mi? Sonradan ek bir vergi yuklenmiyor. Dogru mu anladim?
Eger oyleyse @Aguen in dedigi gibi bazi seyler vergiye ragmen uygun ve alinabilir

kargo hariç fiyata %60 uygulanıyor
1000 liralık mamül için 1600 ödersin başka da bi şey çıkmaz (10 lira filan da hesaplama masrafı alıyorlar)

ekranı en üstten aşağı doğru kaydırdığında menüler çıkacak. orada seçenekler olması gerekiyor bunun için.

cebeci

Ayrancı olabilir ama metro olmadığı için sık sık taksi kullanması gerekebilir. Metro olsun şehrin içinde olsun az biraz nezih olsun dersek Emek.

Batıkent - Eryaman...

buradaki yorumla yardımcı olabilir belki.

l24.im

aradığınız yer bana çayyolu/ümitköy gibi görünüyor.

bahçeli/emek şehir içi, çok merkezi, metrosu var, nezih. ama yakınlarda hastane yok.

çayyolu/ümitköy o kadar şehir içi ve merkezi değil, ama nezih, eğlenceli, çok şehir göbeği olmasa da şehir sayılabilecek kadar kalabalık, metrosu ulaşımı var. ebesinin nikahındaki siteler gibi değil. bilkent şehir hastanesine de yakın sayılır.

Bahçeli 4 7 8. Caddeler gayet emeklilere uygun.

Çayyolu ümitköy +1

1 sene kadar yaşadım Ankara'da mecburiyetten. Her yerinden nefret ettim. Sadece oturduğum muhiti seviyordum yani çayyolu'nu.

Yap desem yapmazsın he +1
Araba kullanmadığı için metroya yakın olsa iyi olur. Şehir merkezine bir işi düşse metro kolaylık sağlar. Koru mantıklı. Ama o tarafları iyi bilen biri olarak hastane çevrede yok diye biliyorum.
Bilkent taraflarına da bakabilir. Oralarda nezih ve şehir hastanesine de yakın.

Koru, Çayyolu, Ümitköy tarafları güzel ama metroya yakın olması lazım. Otobüsle ulaşımları kısıtlı ve çok kalabalık oluyor.

Özel hastaneler mevcut civarlarında ama en yakınları Bilkent Şehir Hastanesi ve Koru metrodan otobüsle gidebileceği Beytepe Murat Erdi Eker Hastanesi ama eski ve bakımsız bir hastane.

arabasiz cayyolunda yasanmaz. hic yurunebilir bir yer degil. nezih semttir ama sizin durumunuza uymuyor.

araba kullanmadan sehir icinde yasayacaksa ayranci, cebeci (hastanelere yakin), maltepe, bahceli, emek falan olur.

bahceli-emek anitkabir'den asti'ye kadar koccaman bir mahalle. gurultulu olan caddeleri bellidir oralardan uzakta oturursa hicbir sey olmaz.

Teşhis neydi?
Kaç seans fizik tedavi gördün, ev ödevi hareketler verdiler mi? aksatmadan her gün yaptın mı? Hiç mi gelişme olmadı?

Fizik tedavide bir lazer uygulaması var. Bütün fizik tedavi merkezlerinde yok. Onun çok faydasını gördüm ben.
Gösterilen hareketlerin düzenli yapılması çok farkediyor.

o kortizon iğnesi 1-2 hafta ağrıyı kesecek sonra meşhur ızdırab kaldığı yerden tekrar devam edecek. hafif kilolu biriysen hiç bulaşma iğne yüzünden direk kilo almaya başlayacaksın. kök sebebini bulman lazım.

fizik tedavi hareketlerini yanlış- eksik yapıyor olabilirsin
doktor/hastane değiştir
endokrin bölümüne randevu al
gastrit omuz ve sırt ağrısı yapar. alkol, asitli içecekler, şekerli vb gıdaları uzun bir süre bırak o şekilde analiz yap

"donuk omuz" bu. Nerde görsem tanırım. Büyük ihtimalle aşılardan oldu. Ben, eşim ve bir kaç akrabam da oldu. Yaklaşık 8 ay çektik. İmkanın varsa yüz. Ayrıca Youtube'daki donuk omuz egzersizlerini uygulamanı tavsiye ederim.

cep telefonunu sol elde çok fazla tutuyorsanız ondan olabilir.

sectalon diye bir iğne oldum ağrıyı kesti ama geçici mi bilmiyorum

röntgende ne çıkıyor, kireçlenme vb. sorunların geri dönüşü yok, yapacak bir şey yokmuş
fizik tedaviyle durumun kötüleşmesini durdurmak dışında

www.vatanbilgisayar.com

Teşekkürler ama 38.000 tl gibi bir bütçem yok. Fiyatı uçmayan diye belirtmistim.

keeneticlerin hepsine bakabilirsiniz openvpn + wireguard falan destekliyor
opkg desteği de var

Bir tanıdığınız isabetli söylemiş. Tokilere genelde yıkılan gecekondulardan, kentsel dönüşüme uğrayan yerlerden insanlar gidiyor. Bunların kahir ekseriyeti de profil açısından sıkıntılı. Hele de mamak, saraycık vb. tokiler.

Mamak zirvekent toki de bir sure yaşadım. Bazi blokları Çingeneler ele geçirmiş durumda, binayi babalarinin çiftliği gibi kullanıyorlar. Araba olsa dahi kışın ulaşım zor olur çünkü dağın eteğine toki yapmışlar.

eger zirvekent toki ise, inanilmaz uzak

mamak'liyim. iyi bir yer degil ankara'nin gettosudur. ama toki'ler mahallelerin sosyal dokusundan farkli oluyor her turlu insan oluyor.

mamak'ta da tuzlucayir misket taraflarinda alevi minority'ler yasar. genel olarak fukara isci kitle. memur bile bulamazsin pek lokal olarak isi gucu orada olanlar disinda.

buradaki yorumlar yardımcı olabilir.

l24.im

www.skechers.com.tr
ben bunu giyiyorum kuş gibi hafifim gerçi içindeki tabanlık yumuşacık çok güzel ama ben özel tabanlık kullanıyorum.
burada bak kadın erkeğe tıkladıktan sonra yürüyüş ayakkabısı diye bir kategori var.
bu arada skechers markasını bana diğer spor ayakkabı markasına çalışanlar bahsetti iyidir onu alın bizim kalıp dar vs vs :)

nike zoom serisi iyidir

modem ile sinyal güçlendirici arasındaki bağlantıyı kablolu yaparsanız daha verimli olur. bilgisayarcıya sorduğumda kablosuz çözümlerin çok etkili olmadığını söyledi. bir de sizin gördüğünüz sinyal seviyesi güçlendiriciden aldığınız sinyalin seviyesi, modemden değil. dolayısıyla modemden güçlendiriciye kadar düşen sinyal seviyesi ordan sizin telefonunuza kadar da düşüyor, haliyle çok iyi bir internet bağlantısı alamıyorsunuz

access point cihazını nerede konumlandırsınız, wifi sinyalinin zaten zayıf geldiği uçtaki odaya ise verim alamamız normal, access pointi modem ve uçta ki oda arasında sinyal seviyesinin iyi olduğu bir noktaya koyup tekrar deneyin.

imkan varsa modem ve access point arasındaki link bağlantısını ethernet kablosu ile yapın.

evde "TP-Link RE200 AC750" kullanıyorum 3 oda öteden gayet iyi çekiyor.
yazlıkta "tp link deco m4" var 3'lü set, 3 katta da çok iyi çekiyor, kablosuz olarak bağlı hepsi, kapsama alanları çakışacak şekilde ayarlayınca kör nokta da kalmıyor.

powerline al kurtul
www.hepsiburada.com

Bir kişi de dememiş ki mesh ağı kurun. TP link deco serisinden bir kez masraf yapıp mesh ağı kurarsanız bugün ve gelecekteki problemleriniz çözülmüş olur. Sinyal güçlendirici, repeater, access point vs. almayın. Powerline da almayın.

tp link deco hem ekonomik çözüm hem de kendiniz kurabilirsiniz.

internet hızı 100 mbit i geçmeyecekse deco e4 yeterli olur, 100mbir üstünde ise deco m4 almak gerekiyor.

burada kurulum videosu var, kurulumu çok basit;
youtu.be

mesh ağı dışındaki hiçbir şey maalesef çözüm olmuyor. Söylendiği gibi tp link deco tüm çileyi bitirir.

100 m2 ev için modemi evin ortasına almak daha mantıklı geliyor bana, wifi6 router almak da bir çözüm.

benzer problemlerden deco kurdum ve memnun değilim, tamam internet her noktada iyi çekiyor falan ama hem yüksek ping var, hem de hız düşük. zaten deco forumlarında da decoları kablo ile bağlarsanız en sağlıklı öyle olur diyorlar.

eğer kablo altyapısı yok ve yapılamıyorsa powerline cevabına katılıyorum. deco'nun powerline olanları da var onu alabilirsiniz.

www.trendyol.com

Shogun.

Maid'i çok sevdim, mini bir dizi. Pek zamanınızı da almaz.

Lupin, inhuman resources, into the night

dead to me.

succession fan kilap

silo, dark matter, the night of

squid games.

Severance

House of cards ve homeland in olmadığı bütün listeler anlamsız.

Boardwalk Empire
The missing
Dark
Bron broen
Ripley'

Hepsi kusursuz. Çerezlik diziyle isim olmaz. Dizi dediğin gözünü bile kirptirmaz adama.

The White lotus

The night of
The bear

bunları kesinlikle tavsiye ederim.

The Devil's Hour
The Marvelous Mrs. Maisel
Bear
The Handmaid's Tale

succession.

son 5 yılda çekilmiş en iyi dizi ted lasso'dur.

bear, chernobyl, succession

Amasra ve Sinop

Doğunun fakir köyleri.

Edirne Selimiye

Gaziantep

cilo buzulları

youtu.be

Sivas - Gürün Gökpınar Gölü
Sivas - Kangal doktor balıklar
Sivas - Divriği Ulu Camii
Sivas - Hafik Gölü altında yeraltı okyanusu olduğu ve canavar yaşadığı söyleniyor :D
ama ufak bir yer.

Bursa - İznik GÖlü yüzmek için
Isparta - Milli Park

Erzincan - Kemaliye Karanlık Kanyon ve Taş Yol
Erzincan - Girlevik Şelalesi

Urfa- Göbeklitepe ve Balıklıgöl vd
Diyarbakır tamamı

Mardin - Dara
Trabzon - Ayasofya (orada da Apollon tapınağı varmış mesele herkes bilmez)

Burdur - Kibyra antik kenti
Nemrut Kalderası
ve Nemrut Dağı

Bitlik - Selçuklu Mezarları

fırsatın varsa her yerini gez. gerçekten cennet vatan.

Sivas için bir sürü güzel şey duydum. Görülecek gezilecek çok yeri var.

Bir de bir sürü kanyon var.

Ama asıl geçenlerde bir video gördüm :((( Niğde nin aladaglar bölgesinde dolunay doğuşunu çekmişti biri. Sanırım canlı görsem ya nefes alamam ya gözlerim dolardı. Bulursam atarım.

artabel göllerinde yüzmeden ölme

kütahya çavdarhisar aizonai görmeden ölme.

@anlat, zaaaaaa xdxd

Giresun, ozellikle sonbaharda, giresun merkez -> inisdibi -> kulakkaya guzergahi, ve oradan daglarin sirtlarindan merkeze inen yoldan geri, ayrica baska bir gun giresun sivas yolunun tamami, cakrak koyu uzerinden sari cam ormanlarindan gecerek Alucra'ya.

Doğum günün kutlu olsun ama aynı fikirdeki yazarlar görüş belirtirse sevinirim

ankara - eskişehir arasındaki yola yakın bütçene uygun her yer yatırımlık olabilir, ankaraya yakın olması şart değil

Hafif dışarda olan, yeni yapılacak tokilerin civarına bakabilirsin

ankara ile ilgili yorumlara bakabilirsiniz;
l24.im

nerden almıştınız? seri numarasını bile kopyalabiliyolar çünkü. kutudaki seri no ile kulaklıktaki örtüşüyor mu?

yazılımını kontrol edin güncellenmiş mi? çakma airpodslar güncellenmez mesela

evet sahte ürün çok satılıyor, hatta apple mağazasından alınan ürünlerin bile sahte çıktığı vakalar vardı.

çinliler birebir yapıyor çakmasını. elmas kesim hassasiyetinde. aynı modeli bi arkadaşınızla ya da mağazada karşılaştırın. ürünün üstünde yazılar seri no olmuyor genelde.

apple destek uygulamasını indirin. randevu almaya çalışın. muhtemelen vermeyecektir ürün sahte olduğu için.

ya da orjinalin gramajına bakıp sizdekiyle karşılaştırın. farklı çıkacaktır.

Ben olsam para piyasası fonu alırdım.

Detayı da şurada

www.eksiduyuru.com

faizde tutacağınız paraya ihtiyacınız olcaksa para piyasası fonu alın uğraşmayın parayı bağlamakla bu 1.

dövize geçmek çok mantıklı değil, hiçbir zaman değil. döviz cinsi varlık veya fon alabilirsiniz eğer dövizin gideceğini düşünüyorsanız.

parayı tek enstrümanda değerlendirmek bana makul gelmiyor. biraz sabit gelirli fon, biraz yatırım fonu, biraz borsa, biraz yabancı fon, biraz emtia arasında bölmek bence daha doğru ve daha yüksek getirili.

Vade başladığı anda anapara ile ne alabiliyordunuz (hangi model araba, kaç kilo et, kaç adet diş macunu, kaç kilo peynir) vade bittiği zaman anapara + faiz ile aynı şeyi alabiliyor musunuz?

Alamıyorsanız negatif reel faize kapa koymuş oluyorsunuz.

Dövizden dönüp sabit kur döneminde faiz alıp tekrar daha yüksek miktarda dövize dönüş yapmak gibi, döviz kurunun sabit kalacağına bahse girmek dışındaki işler bana zarar ediyor gibi geliyor.

Carry trade bir noktada bitmek zorunda, bitmeye başladığında ne olacak, ne zaman bitmeye başlayacak asıl sorular bunlar

faizler yüksek olduğu sürece parayı faizde tutmak mantıklı. aylık enflasyon rakamlarını takip edebilirsiniz. enflasyon düşük gelmeye başladığında faizler de onu izleyen sürede inecektir. bu süreçte artık faizden vazgeçip kredi kullanmadan nakit olarak ev, arsa veya araba alınabilir. faizler düştükten sonra krediye kolay ulaşıldığı için hem bu mallara olan talep artacaktır hem de fiyatlar.

%50 ve yukarısı faiz bulursan direk dal, miktarı 1+ için konuuyorum hoşgeldin faizleri yüksek oluyor bu şekilde bankalarda bir süre dolaştır parayı mumkunse yuksek faizde uzun vadeye koy eğer uğramam dersen fon +1 para piyasası

burada net bir şey yazılamaz , süreniz ve risk iştahınız, ne kadar vs. bunlar önemli ama bazı arkadaşların yazdığı gibi sepet yapıp, ( döviz bazlı varlıklar , vadeli mevduat, uygun fk oranı ile şişmemiş getiri vadeden hisselerden bir sepet yapılabilir.
Ancak burada takip edilmesi gereken enflasyon verileri, enflasyon verilerinin düşmesi normal şartlarda merkez bankasının
faiz indirim konusunda elini güçlendirir. Bu verilere takip ederek, sepet ağırlıkları değiştirilerek devam edilebilir.

Muhtemelen disk bozulmuş değişmesi gerekiyor. İçindeki bilgiler gitmiş olabilir.

Şu an en uzman kişiye bile güvenmeyin. Doların inip, çıkacağı belli değil. Büyük çaplı savaş çıkacağı belli değil. Dolar fırlarsa kampanya yerine zam gelir, tam tersi tek hamleyle doları düşürebilirler. Araç ihtiyacınız varsa alın geçin. Aldıktan sonra eğer araç fiyatları düşerse üzülmeyin, ruh halinizini buna göre ayarlayın.

Taigo
T-cross
Capture
Puma

honda jazz, toyota yaris.

şu anda en tehlikeli şey elinde tl ile beklemek. bir gecede dolar fırlarsa para pul olur. araç fiyatları hemen hemen oturdu sayılır. kredi kullanılmayacaksa bu fiyatlardan araç alınabilir.

emlakyoruma bak orada bölge ile ilgili yorum yazanlar olabiliyor

Yatırım için almak mantıklı mı acaba? Alıp kiraya vermek için yani? Duyuruya salça oldum ama çok pardon.

Çok küçükler. İnsan kafayı yer.

Klasik Kağıthane, övülecek bir tarafı yok. Lokasyon olarak Levent'e yakın o anlamda merkezi. Yaşam anlamında başka bir artısını göremiyorum.

Yatırımlık alıyorsanız o civarda yaşayanlar için kiralama anlamında iyi bir alternatif dolayısıyla kiracılardan yüksek talep görür. Olabildiğince Kağıthane metrosuna yakın projeleri tercih etmek isabet olur oralar daha derli toplu; Büyükdere Caddesine doğru Gültepe, Emniyetevler, Çeliktepe, Telsizler gibi mahalleler var ki İstanbul'un yapılaşma anlamında ikonik en kötü yerleri. NEF projelerinden birisi onların göbeğinde 163 olması lazım o mahallede ancak o kadar alakasız bir yapı olur.

NEF projeleri 1+1 de çok küçük oluyor 30 m2 civarında alanları oluyor.

- Özetle yatırım ve kiralama için düşünülüyorsa olabilir.
- Yaşam için düşünülüyorsa ben olsam tercih etmem. Biraz daha ötede 5. Levent, Finanskent bölgesini tercih ederim ki vaktiyle etmiştim.

2020 den beri Kağıthanede anucurlar ve Gündoğmuşlar arasında bir çete savaşı mevcut son zamanlarda da ciddi büyümüş durumda bu durumu da gözönünde bulundurun derim.

OLED çok güzel bence gerek var.(Elbette bütçeniz varsa)
2 yıl önce LG'nin OLED'in bir altındaki en iyisi olduğunu düşünerek Nanocell'in en üst modelini aldım. Ciddi de bir para verdim.
Şimdi unuttum ama herhalde ben en iyi Nanocell'i 17 bin liraya aldım, en düşük OLED 25 bin liradan başlıyordu. (Ama o zaman bu paralar az paralar değildi)

Çok pişmanım. Keşke OLED alsaydım.
Siyah üzerine beyaz yazı yazdığında yazının etrafı da ışıklı, yarı beyaz oluyor. Sinir ediyor beni. Boyut belki etkilidir bu durumda, 65 inç olanı aldım.

Şimdilik yazılımda bir sorun yaşamadım ama bazen "Android işletim sistemli" alsam daha mı iyi olurdu diye düşünüyorum.
Bir de diyorum ki görüntü kalitesini vs. her şeyi boşverip Philips Ambilight alsaydım keşke. O zaman yazıların etrafındaki beyazlığı da umursamazdım.

Alacağınız televizyonu 10-15 yıl kullanacağınızı göz önüne alarak bence en beğendiğinizi alın. 10 bin lira daha pahalı bir model aslında aylık 80 TL daha pahalı. (10 yıldan hesapladım)

düz led aldım. bence oled gereksiz pahalı.
düz modellerden alabilirsiniz gayet. paranız çoksa alın tabii oled ama değmez bence.

cevaplar için teşekkür ederim. peki marka olarak hangisini önerirsiniz? önceki televizyonum samsung du fakat smart tv olmadığından donma kasma gibi bir problemim olmadı. şimdiki tv lerde böyle problemler var mıdır onu da bilmiyorum ama hangi tv nin kullandığı sistem daha iyidir?

bence son yıllarda en iyi televizyonları philips yapıyor.

düz modellerde karanlık sahnelerde çaprazdan izleyen kişi karanlığı grimsi görüyor. tam karşıdan izleyen siyaha yakın görüyor. ucuz olan modellerde bunu aklınızda bulundurun. minimum 65" almakta fayda var.

Yoğunlukla gece ve film izleme odaklı kullanacaksanız projeksiyon da alabilirsiniz
youtu.be

Fiyatları da uygun bir araştırın bu modeli isterseniz

İçinde dahili hoparlörü ve android işletim sistemiyle geliyor, yani smart tv özellikli

Zaten kamp konusunda acemiliği atana kadar doğada kamp yapmanı önermem.

Şu haritadan yer seçip, birine git. Acemiliğini at orada.

www.google.com

biz arabada yatıyoruz, çok zevkli oluyor. yakında çadıra geçebiliriz. youtube'a da atıyoruz güzel içerik oluyor.

youtu.be

ilk önce kamping ile başlamak iyi olacaktır.ekipmanlar tamamlandıktan sonra dağ tepe yapılabilir.

yaz aylarında ege akdeniz saros kıyı taraflarında bir sürü kamp yapmaya gelenler.
çoluk çocuk ailecek kamp yapıyorlar. istersen kamp yeri tahsis eden işletmeler var.
suyunu elektriğini vs ücret karşılığı kullanıyorsun.

kampın güzel yanı, tek bir yere bağlı kalmadan istediğin uygun bir yerde kur kampını birkaç gün takıl sonra başka yere geç. tr de görülecek bir sürü yer varmış diyosun gerçekten.

yeni yerler keşfetmek isteyen insanlar için makul bir yöntem.

Kesinlikle tavsiye ederim. Geçen yaz başladık, bu yazın gelmesini heyecanla bekliyoruz. Biz ücret karşılığı yer, elektrik ve su sağlayan yerde çadır kuruyoruz bu arada. Aile olduğumuz için kafamıza göre ormada, sahilde bir yerde kamp yapmıyoruz.

fena değil. ben de çok karşıydım. arkadaşlarla gittik 2 gece kaldık. keyifliydi. fazla uzamaması lazım.

profesyonel kampçı, amatör dağcı olarak şahsi fikirlerim:

eğer bir kamp alanında eşsiz bir manzara yoksa, gece olduğunda kayan yıldızları ve düşen meteorları izleyemeyecek kadar ışık varsa o kamp "benim için" kamp değildir. çünkü bu konforsuzluğa değecek bir şey yok demektir. örneğin ücretli kamp alanları... bir anlamı yok, bence hiç zevkli de değil. :) ancak arkadaşların dediği gibi acemiliği atmak için güzel bir seçenek.

benim gibi 3000 metre üzeri yerlerde kamp atıp dağcılık faaliyetleri yapmayacaknısaz bu işin sonu 4x4 bir karavandır. bir zaman sonra ondan başkası tatmin etmez, işkenceye döner, heves kaçırır. eğer benim tarzımda faaliyetler yapacaksanız o kamplar size şu dünyada cenneti yaşatacak nadir anlardandır. tabii hava kötüye giderse cenehhemi de yaşatabilir. :p

güvenlik konusuna gelince; şu ana kadar çakal dışında gördüğümüz ve yakınımıza gelen hayvan olmadı.

Kamp yaparken ne yaptığınız önemli.

Sadece çadırda yattığınızda kamp yapmış olmuyorsunuz. Mesela biz iki çocuksuz aile kampa gidiyoruz yemek sohbet oyun mangal derken keyifli vakit geçiriyoruz, temiz hava alıyoruz, gezmiş oluyoruz. Arkadaşlar olmadan kamp yaptığımızda deniz kenarına gidiyoruz deniz tatili yapıyoruz çadırı sadece konaklamak için kullanıyoruz.

Kablosuz süpürgelerde en büyük sorun batarya. Nası en iyi telefon iphone ama şarjı belli süre sonra yetmiyor onun gibi düşünün. Batarya işini dünya çözene kadar çok para vermenin anlamı yok. Ben tineco aldım, batarya değişimi özelliğine de para verdim en azından 5 6 sene götürür. Bu süpürgelerde fark çekiş gücü ve bataryanın süresi. Ancak zaman geçtikçe bataryalar ölecek. Çok para vermek yerine bir mağazaya gidip deneyin batarya büyüdükçe ağırlığıda artıyor.

hayır sırf fiyatlar artacak diye alınmaz.

dyson özeline gelirsek, dyson pil konusunda çok iyidir, farklı arızlar olabilir fakat pille sorun yaşamazsınız.

en güncel model dediğiniz sanırım gen5, bu cihaz fiziksel olarak çok ağır ve pahalı.
gerçekten kablosuz dysona ihtiyacınız varsa v10 modelini tavsiye ederim, f/p modelidir.

hayır sırf fiyatlar artacak diye alınmaz +1
ikame olarak kullandığınız bir ürün varken almanız biraz gereksiz, ha eski süpürge iyi çalışmıyor kullanım ömrü doldu deseniz belki.
dysonun bana haznesi çok küçük geliyor tüm ev tek seferde boşaltmadan süprülmüyor, evde hayvan varsa bu boşaltma 3-4 kere tekrarlanıyor.
ve ağır gerçekten klasik süpürgeden dysona geçecekseniz 1 odada kolum yorulmuştu.

v10 tercih edilebilir. lazer ışık çok önemli değil bence. onun haricinde diğerleri hemen hemen aynı özelliklere sahip.

v10 incelemesi
youtu.be

güç kontrol düğmesinin önemini göz önünde bulundurursak v12 iyi. bence hepsi hayvan tüyünü iyi temizliyor geriye biraz dijital showlar kalıyor. v15 ve v8 kullanan biri olarak 12yi ideal görürem.

ben de bir suredir bakiyorum, v10 alip gececem buyuk ihtimal. v10 ile v15 arasinda pek bir fark yok gibi ama fiyati iki kati, dyson'da apple mantigiyla ilerleyen bir marka.

Ben philips aqua trio aldim cok memnunum

Fiyat artacak diye alışveriş yapacaksak işin içinden çıkamayız çünkü iğneden ipliğe zam gelmeyen ya da gelmeyecek tek kalem bile ürün yok.

Dyson v12 tavsiye ederim;

* Öncelikle v12 oldukça hafif ve kullanması diğer modellere göre çok daha kolay
* V12 diğer modellerde olduğu gibi tetiğe basarak çalışmıyor. Bu da net bir kullanım kolaylığı sağlıyor. sürekli el tetiğe basılı olmak zorunda değil.
* Toz haznesi 10 saniyede temizleniyor. Bu yüzden haznenin küçük olmasının, çabuk dolmasının falan bir önemi yok. Diğer avantajlarını düşününce 10 saniyede boşaltıp devam etmek hiç dert olmuyor.
* Eco modunda kullanıyorum ve yaklaşık 2 yıldır pil ile ilgili hiçbir sorun yaşamadım. Günde 5 dakka şöyle bir geçince zaten artık toz da olmuyor, kullanması çok pratik olduğu için yormuyor ya da süpürmek iş gibi gelmiyor.
* Çekim kuvvetinin düşük olmasının çok bir önemi yok çünkü önünde sürekli dönerek tozu kiri hazneye iten bir rulo olduğu için her halukarda temizlemiş oluyor. Bu yolların kenarlarını temizleyen fırçalı küçük belediye temizlik araçları gibi, çeri çöpü içeri doğru alarak çalışıyor.

Ez cümle alınır mı? Bence eğer vaktiniz kıymetliyse, kendinize ayırdığınız kısıtlı vaktitten süpürgeye ayırdığınız zamanı azaltmak istiyorsanız alınır.

Davinci Resolve ü deneyebilirsiniz.

capcut çok iyi ve ücretsiz. tiktok video edit atlyapısı da capcut.

Premiere ile kasan bilgisayar DaVinci'de daha çok kasar. (dahili ekran kartlı laptoplarda vs. Premiere Pro daha iyi çalışıyor, DaVinci daha ekran kartına yüklenen bir yazılım)

bu arada sıkıntınız program değil codec bazlı olabilir. Eğer telefon/gopro vs. videosu ve h265 codecli mp4 ise, ya bunları prores veya h264 gibi daha rahat çalışılabilen bir formata dönüştüreceksiniz, veya o programların "proxy workflow"una bakın program içinden videolara sağ tık->generate proxy diyip işlemesini bekleyeceksiniz. İsteğe bağlı olarak 1/2 veya 1/4 çözünürlükte ve daha rahat bir codecle işleyecek, kurguyu bu şekilde yapıp export alırken orijinal dosyalarla çıktı alacaksınız. Premiere ve DaVİnci'de bunlar hep birer tık. Ama yazıyla böyle anlatmak zor, keyword: "proxy workflow"

Bu arada evet CapCut birçok işi halleder. Hele shorts/reels vs. yapacaksanız daha iyi. Tahminen o istediğiniz "animasyonlar efektler" Capcutta var, profesyonel kurgu yazılımlarında yok.

@nhk cevapta anladığım tek kısım capcut'ın işimi göreceği oldu :D yine de teşekkür ediyorum. capcut'ta animasyonların bir çoğu pro versiyonda var sadece, bir de telefonda uğraşmak çok pratik gelmiyor bana.
dediklerinizi yine de araştırıp deneyeceğim.

www.youtube.com

deco işini çözer. ikili ve üçlü satılıyor. 2li yeterli olur.

Deco yerine powerline öneririm. Kablosuz bağlantı aktarmak her zaman kayıplı iştir.

Powerline +1
amzn.eu

Bir ucunu ethernet kablosuyla modeme bağlayıp modemin yanında prize takıyorsunuz. Diğer ucunu evin hangi prizine takarsanız oradan neredeyse kayıpsız wifi alıyorsunuz.

Hesapları doğru mudur bilmiyorum ama, geçen ay babam Bodrum'a beleş yoldan (ve feribotla) gidip paralı yoldan döndü. Paralı yolun süre olarak yarım saat falan anca fark ettiğini ama benzin olarak 200 tl daha fazla yaktığını söyledi (+ yol masrafı)

ben genelde susurluk'a kadar paralı yoldan gidiyorum. oradan sonra eski yola geçiyorum. en fazla yarım saat fark ediyor izmir'e kadar. oradan da aydın otoyolundan devam edilebilir.

www.sahibinden.com

1+1 alabilirsin. gelişmeye açık bir bölge. hem kira getirisi olur, hem de 1 sene sonra 1.5 olur fiyatı.

İş makinesi alıp kiraya verebilirsin saatlik.

walter'a katılıyorum. kesinlikle ev. üstüne bir tık kredi çekerim dersen biraz daha büyüğünü alırsın. yoksa 1+0 ya da 1+1. emlak hızla kazandırıyor ve sabit.

gittiği yere kadar, bir şey olmaz.

657- Mal bildirimi:
Madde 14 – Devlet memurları, kendileriyle, eşlerine ve velayetleri altındaki çocuklarına
ait taşınır ve taşınmaz malları, alacak ve borçları hakkında, özel kanunda yazılı hükümler uyarınca, mal bildirimi verirler.

Bu madde uyarınca maaşının beş katını aştıktan sonra bildirimde bulunması gerek diye biliyorum, yine ilgili kurumun idari işler birimine sorarak daha sağlıklı bilgi alabilir.

Payoneer kullansın

bozcada en fazla iki gün, fazlası sıkıyor. bir gün ayazma, bir gün de habbele koyu.

Bozcaada'dan 2. gün kaçacak yer aradım öyle diyeyim.

iki gün bozcaada, iki gün asos, bir gün canakkale merkez. yeter de artar bile. arac yoksa minibus otobus var ama aktarma ile gidersiniz rezil olursunuz.

çanakkale merkezde 1-2 müze gezmek haricinde tatil anlamında yapacak bir şey olmadığı için pas geçebilirsiniz bence.

istanbul'dan geliyorsanız, doğrudan geyikli iskelesine giden otobüsler vardı eskiden, hala var mı bilmiyorum. doğrudan iskeleye gidip Bozcaada'ya geçebilirsiniz. oradan da aynı şekilde dönebilirsiniz. otobüs firmalarına sormanızda fayda var.

assos tarafı arabasız kolay değil. kaldı ki antik liman tarafı afet bölgesi ilan edilip bazı oteller kapatılmıştı ve açık kalan otellerin zaten dolu olması bekleniyordu, iyice suyu çıktı. biz normalde her sene 1-2 kere sivrice'ye rezervasyonsuz gidip yer bulabilirdik, 2021'de bulamadık. bu sene durum nasıl, bilmiyorum.

ben olsam hiç tartışmaya girmeden bozcaada ya da assos'u seçer, tek bir yere giderim. aralarındaki fark nedir:

- assos'ta tek bir otele/pansiyona girip tüm zamanınızı neredeyse aynı yerde geçireceksiniz. eğer denizi ve tabii ki kendisi düzgün bir otel seçemezseniz, size zulüm olacak.

- adada tahminen merkezde bir otelde/pansiyonda kalıp neredeyse her gün ayazma'ya gideceksiniz. (sakın kendi kumsalı vs olan otellere gitmeyin. denizi güzel olan otel görmedim. paşa paşa merkezde bir yer seçin)

bu arada Bozcaada'da sıkılır mısınız 5 gün boyunca? zannetmem.

Tek erkek olarak büyük olasılıkla giremezsiniz.

çeşmede tek erkek olarak çoğu beach almaz.

iyi beachlerde ortam gayet iyi herkes kendi halinde oluyor.

bu durum ya rot balanstan, ya da arabanın hız yapınca önü arkayı dağıtan ucuz bir model olmasından kaynaklanıyor genellikle. eskiden olmuyorsa bir rot balans yaptır derim.

lastiklerin balansini kontrol ettir duzgun bir yerde.
eger duzelmiyorsa alt takima baktirmak lazim.
eger yine de duzelmiyorsa, o zaman arac kazali olabilir.

rot balans +1

rot balans ayarına baktır, eğer ondan değilse tekerin içine taş kaçmıştır. lifti olan bir yıkamacıda tekerlerin içini yıkat.

rot balans sanki tek bir işlemmiş gibi kullanılıyor oysa ki rot ile balans ayrı işlemler. sizin şikayetiniz için ise balans daha uygun.

geçmişte benzer bir şikayetle balansa baktırmıştım hiçbişey çıkmamıştı. sorun ön fren disklerinde çıkmıştı. aşınmadan dolayı balans yapıyorlarmış. diskler değişti (balatalar ile birlikte) ve sorun ortadan kalktı.

Ben de okurken yazacaklarımı hazırlamıştım ki @sttc açıklamış sağolsun.

Ağız alışmış rot balans diye ama bu iş için balans lazım, ayrıca rota para vermeyin gerek yoksa.

Balans her bir tekerin kendi içinde titremesini engellemek için yapılır. Rot ise ön iki tekerin birbirlerine olan açısı ve direksiyonla olan ayarı içindir.

Araba sağa sola gezmiyorsa, rota gerek olmaz genelde.

Balanstan değilse, rüzgardan dolayı bir davlumbaz, tampon parçası vs aşırı sallanıp titretiyor olabilir.

Ama %90 balans ile çözülür.

yüksek ihtimalle yok.

yazıcının arkasında ethernet kablous girişi varsa olabilir veya wifi özelliği.

Bağlı olan bilgisayarı açın, şifresini girmeye gerek yok, en azından biz bu şekilde çalıştırıyoruz.

yazıcı usb'den o bilgisayara bağlı ise kullanamazsınız. yazıcıda wifi-ethernet o şekilde ağa bağlayıp kullanılır. bazı modemlerim usb girişi oluyor yazıcıyı oraya bağlayıp ağdan kullanmak mümkün ama her yazıcıyı desteklemez. denemek lazım.

print server cihazları var bu işi yapan, yazıcı üzerinde ethernet portu yoksa bu cihazla yazıcıyı usb portu üzerinden ethernet'e çevirebiliyorsun.

Güncel fiyatlarla pek alınabilirliği kalmamış bana göre.

www.amazon.com.tr

www.hepsiburada.com

Yazıcının marka modelini belirtirseniz belki daha çok yardımcı olmak mümkün olabilir.

senin yerinde olsam mi android box alarım. ip tv, netflix, youtube her şey var içinde.

www.hepsiburada.com

Mibox +1

en iyisi turkcell tv.

kutuyla ugrasma. telefonunu turkcelle tasi aylik 80 liralik kampanyalarda falan ucretsiz geliyor.
bi tane apple tv yada android box al. uygulamayi yukle kullan.

Mi box ile ip tvye de ücret ödeyecek miyiz?

BluTV'de ulusal kanallar bedava sanırım. Sizin televizyona yükleniyorsa çözüm bulana kadar belki işinize yarar.

@orient blue+1 mi stick bile alsan. tivibuya bluetvye üye olup internetle tv izleyebilirsin.

başvuruyu kendiniz yapabilirsiniz. sadece hangi alanlarda ve kodlara göre tescil yapmanız gerektiğini karıştırabilirsiniz. herhangi bir marka tescil firmasını arayıp fiyat alarak öğrenebilirsiniz. onlar sizi yönlendirir. sonra aşağıdaki linkten edevlet aracılığı ile başvurunu kendin yapabilirsin.

epats.turkpatent.gov.tr

Kokoreçsever birisi olarak yapmayın derim. Hanımla papaz olduğunuza değecek bir lezzet çıkmıyor tavada, alıp mangalda yaparım derseniz olur.

Denedim. Kokuyor :) ev içinde uğraşmayın, dışarıda bile uğraşmayın bence

çiğ halini biraz dağıtıp koklayınca bildiğin bok kokuyor.
direk bok yemek istiyoruz sanki ama söyleyemiyoruz, lafı dolandırıp bağırsak yiyormuşuz gibi geliyor bana :)

İade almayabilirler ama değişimde yardımcı olurlar bence.

izlemediysen pulp fiction.

The revenant

Das Finstere Tal, 3/10 Yuma, Justified(dizi)

spagetti westernlerden bir avuç dolar la başlayan üçleme,
django olabilir.

sisters brothers, true grit

Tabi ki true romance.

tombstone

Dog day afternoon

Oynamadıysan Red Dead Redemption 2. Oynama imkanı yoksa YouTube videoları film tadı verebilir.

Wind River

soru 1: evet yanlış bir tutum zaten bu yüzden ilaç reklamları yasaklandı.

soru 2: kan sulandırıcı etkisinden ötürü tercih edilmiyor, hatta artık çoğunlukla bu amaçla kullanılıyor ağrı kesici etkisinden ziyade (korona döneminde de tercih edildi tedavi esnasında pıhtı oluşumunu engellemesi için)

kan sulandırıcı özelliğinden dolayı tavsiye ediliyordu. pıhtı oluşumu ve kalp damarlarının tıkanmasını önlemek için.

kanı sulandırdığı için içerde bir yara veya kanama varsa bu sefer zararlı oluyor ve içerideki yara daha fazla kanıyor. özellikle midesinde sorun olanlar için sıkıntı oluşturuyordu. bunun önüne geçmek için coraspirini çıkardılar. midede değil bağırsakta kana karışıyor.

aspirin alınmışsa parmağınızı keserseniz kanama kolay kolay durmaz. ya da diş çektirme gibi basit bir operasyonda kanamayı durdurmak çok zor olabilir. ufak da olsa bu tür operasyonlar öncesi kan sulandırıcı ilaç kullanılmamalıdır.

50 yaş üstü doktor tavsiyesi ile kullanmasında fayda olabilir. doktordan habersiz başlanırsa başka yan hastalıklar için zararlı olabilir.

yerde delikli gider varsa üzerini çöp kovası ile kapat. yıkadığın zaman çekersin. bizde ondan dolayı geliyordu.

Gider yok

bu sizin temizlemenizle alakalı değil, giderlerden pis koku geliyor.

ilk önce yer süzgecine, su dökün kuru kalmasın, ama süzgeçte koku tutucu yoksa üstündeki ızgrayı kaldırıp içine bez falan koyup tıkayabilirsiniz. aynı şekilde lavabonun altına bakın, gırtlak boru vardır büyük ihtimalle onunla oynayarak U yapın böyle: japar.com.tr

aynı şekilde duş teknesi ve küvetin altına da bakacaksınız. orada sifonda koku tutucu yoksa, bir şekilde değiştireceksiniz veya altında gırtlak boru olabilir ona U yapın.

Lavabo giderini sökün
Basit bir duman makinesi yapıp giderden içeri duman verin.
Duman nereden geri geliyorsa problem oradadır.

Basit duman makinesi örneği
www.youtube.com

Ama daha önce çamasır makine giderinde gider contası var mı. Ona bakın.
www.hepsiburada.com

havalandırma penceresi var mı? oradan da gelebiliyor bazen. klozet yanından su sızdırıyor olabilir. bir de benim tuvalette bazen üst kattan sifon çekiliyor benim tuvalete koku geliyor, nasıl bir bağlantı var giderlerde bilmiyorum. Sizde de belki böyle bir durum vardır.

Lifli beslen, spor yap. idrar kokusudur o.

Çamaşır makinesi yok, pencere de yok. Dediğim gibi klozetin içinde geliyormuş gibime geliyor benim. En yoğun orada var koku. Ama WCyi sökemem, yani öyle tesisat işine bulaşamam şu anda. Kesin olduğunu bilsem ev sahibine söyleyebilirim. Ama %100 de değilim işte.

Banyonuzun gider deliklerinden yada lavabolardan geliyor olabilir. Lavabonuzun gırtlak borusunu U şekline getir, O U kısmında su kalarak koku için tampon görevi yapar.

Banyonun su gideri ve çamaşır makinesi giderlerinin kenarlarını bantla kapat. Ben bir iki gün deneme yanılma yapmıştım, çamaşır makinesi giderini tamir bandıyla kapatınca koku sıfırlandı.

Klozetten geliyorsa klozetin alt kenarına şu işlemi yapman gerekiyor.

www.youtube.com

doğmamış bebeğe don biçmek (olumsuz yönde)

İnsanın ilkel hayatta kalma içgüdüsü, sürekli kötü bir şey olacak kaygısı ve her an tetikte olmanın getirdiği gerginlik.

insanoğlu yıllardır bu temel içgüdüyü bu zamana kadar taşıyor ve hayatı tehdit eden unsurlar(yırtıcı saldırısı, mevsim şartları vb..) ortadan kalkmış olmasına rağmen yerine gereksiz şeyleri koyarak bu içgüdüyü devam ettiriyor.

anksiyete bir hastalıktır. çok kötü bir hastalık hem de. insanın hayat kalitesini sıfıra düşürür. şimdi insanların bahsettiği anksiyete bu anlattığım değildir. ufak tefek moral bozukluğudur. anksiyete şiddetine göre ilaç tedavisi ve psikoterapi gerektirir.

öf. berbat bir şey. kelimelerle anlatmak gerçekten çok zor. ben ağır bir anksiyete hastasıyım. günlük ihtiyaçlarım için gittiğim süpermarkette bile korkuyorum. birisi ters bir şey söylerse, kasiyer beklemediğim bir laf ederse, ya paramı evde unuttuysam... böyle abuk sabuk onlarca korku söz konusu. hiçbir zaman kafam rahat değil. hep bir şeylerden korkuyorum. bazen korktuğum başıma geliyor ve korktuğum şeylerin aslında o kadar da korkunç olmadığını fark ediyorum. böyle olunca daha çok sinirleniyorum.

mesela ben "çıkıp yürüyüş yapayım" diye düşündüğümde aklımda direkt olarak "umarım bıçaklamazlar" düşüncesi beliriyor. "bıçaklasalar hastaneye yetişebilir miyim?" diye düşünüyorum. "ölürsem annem çok üzülür mü? kardeşim ne yapar?" falan gibi düşünceler geliyor aklıma.

şaka yapmıyorum maalesef. bir nevi AŞIRI farkındalık hali diyebiliriz. kafada kötü senaryolar dönüp duruyor. şöyle arkana yaslanıp kahve içecek olsan, "acaba çin amariga'ya savaş ilan etti mi??? ya şu an nükleer bombalar dünyanın bir ucundan diğer ucuna uçuyorsa??" diye düşünüyorsun.

benim tedavi olacak param yok açıkçası, yavaş yavaş kafayı yiyorum böyle. acayip saçma ve lüzumsuz düşünceler olduğunu biliyorsun ama kafa kendi kendine çalışıyor işte, durduramıyorsun. kafasına eseni yapıyor.

sonuç itibariyle çok ürkek, her türlü deneyimden kaçınan, sıradan bir insan için "sıradan" olan eylemler için ekstra efor sarf etmek zorunda olan birine dönüşüyorsun.

inanılmaz boktan bir şey. bazı insanlar öyle topluluk önünde konuşurken heyecanlanmayı anksiyete zannediyor... anksiyete öyle bir şey değil. aslında belli düzeyde anksiyete zaten insana gerekiyor. hepimiz bazı şeylerden korkuyoruz, bazı şeylere karşı temkinliyiz. anksiyete bu "korkaklık" halinin seni tümüyle ele geçirmesi, her şeyden korkar hale gelmek.

ben bazen patronumun yaptığım işi hiç beğenmediği için çok sinirlendiğini düşünüyorum mesela. telefon sessizde. "aramış mı?" diye bakıyorum. aramamışsa bile kendi kendine çok sinirlendiğini, benim de hassas olduğumu bildiği için kalbimi kırmamak adına ses etmediğini düşünüyorum misal. halbuki adam "bak şunu yanlış yapmışsın" derken bile beni öven, her zaman iyi davranan, benimle çalışmayı kendisi istemiş bir insan.

anksiyete korkunç ve bombok bi şey. tüm dünyanın yükünü omuzluyorsun, yatıp uyumak da dahil hiçbir eylemi KAFAN RAHAT gerçekleştiremiyorsun.

çok kahve tüketimi tetikliyormuş diye okumuştum.

Anormal bir şekilde kaygılı hissetmek.
Bende belirsizliğe katlanamama gibi durumlar da olmuştu.
Mesela bir süre evde yalnız kalmam gerekiyordu.10 gün boyunca eve hırsız girer diye doğru düzgün uyuyamamıştım.
Uykusuzluktan ölsem de gece uyanıp sabaha kadar ayakta duruyordum.En ufak bir ses duyunca bir daha uyuyamıyordum.

İnsanın hayatını cehenneme çeviren bir hastalık yani, tedaviden sonra demiştim ki “dünyadaki cehennemde yaşıyormuşum.”

Diger insanlarin normal karsiladigi durumlarda (senin de gecmiste 100% normal karsiladigin durumlarda) biri kafana silah dayamis ve seni oldurmek uzereymis gibi bir vucut / zihin tepkisi verdigini dusun. Bunun sacma oldugunu rasyonel olmadigini tum benliginle bildigin halde bu tepkini durduramadigini dusun. Hatta durdurmaya calistikca kotulestigini dusun. Senin kontrolun disinda, ve seni kontrol eden, beyninin primal taraflarinin kontrolden cikmasi sonucu ortaya cikan bir korku. gereksiz oldugunu bildigin, ama bilginin isine yaramadigi bir teror.

Bunun sonucu zamanla o acilari hissetmemek icin o durumlardan kacmak, normal hayatta fonksiyonunu yitirmek, belki isini - iliskilerini kaybetmek, bazen artik evden cikamayacak duruma gelmek. Kontrol altina alinmazsa.

Düzeyleri de var sanıyorum, ben yukarıda arkadaşların bahsettikleri şiddette değil ama daha hafifini yaşıyorum birkaç senedir. Kadınlarda hormonal döngüyle birlikte de zaman zaman şiddetlenip hafifleyebiliyor, benimki öyle.

Yanlış teşhis koyulan (alerjik astım dediler alakası yok) bir nefes darlığım vardı mesela. Meğer kaygıdan dolayı ağızdan nefes alıp verdikçe nefes açlığı oluşuyormuş, tam nefes alamıyormuş gibi hissedip ağızdan daha derin nefes almaya çalışıyordum (esnemeyle mesela), bu da kısır döngüye sokuyormuş iyice. Nefes egzersizleri, yoga, meditasyonla çözdüm.

Sonra mesela uçağa binmekten hiç korkmazdım, korkar oldum. O da uçma anksiyetesiymiş, bağlantılı diğer kaygılı halimle. Uçağa binince özellikle kalkana kadar kalbim atıyor, karnım ağrıyor, ellerim terliyor. Havalandıktan sonra uçak sakin uçmaya başlayınca geçiyor :) Gereksiz bir korku olduğunu bilsem de engelleyemiyorum, alkol yardımcı olabiliyor.

Bazen de mesela sevdiklerime bir şey oldu / olacak kaygısı yaşıyorum, alakasız durumlarda. Atıyorum eşim markete gittiğinde bile gelebiliyor bu korku, halbuki ne alakası var? Bunun gibi şeyler.

Sürekli olumsuz düşüncelere sahip olma. Herşey yolunda gittiğinde bile başına felaket gelecek hissi. İşler yolunda gitmediğinde depresyonla beraber görülüyor bende.

Babamlarin haylaz ve garip bir kedisi var, 8-9 aylık falan. Kedinin garipliği bir şekilde garip olmadik bir yere saklanıp bulunamaması ve uzun süre oradan cikmamasinda, yani 1 gün boyunca bulunamayabiliyor.

Geçenlerde de bunu yapmış, işte konusuyoruz telefonda, dedim ki ya o girmiştir saklanmıştır bir yere cikar. Ama çıkmamış bir yerden. Ama 24 saat bile geçmemesine rağmen (ki diyorum ya kedinin huyu da bu) 70 türlü senaryo yazmışlar, ölmüş camdan atlamış araba çarpmış, zehirlenmiş, bir şeyden elektrik çarpmış kablo kemirirken ama evin içinde bulamıyoruz, dışarı atladı ama evi bulamıyor... ama o kadar yazmışlar ki annemle beraber dinlerken "e öldü herhalde yapcak bir şey yok" moduna geçtim.

işte anksiyete budur, olmayanı olmayacağı olmuş; ölmeyeni ölmeyecegi ölmüş yapar.

ha sonra kediye noldu, buzdolabının arkasında herhalde sıcak hoşuna gitmiş uyumuş, sabah da uyandırmış bizimkileri.

%APPDATA%/Apple Computer/MobileSyncBackup

şurda epey bişey buldum. bunlar önce alınan backup'lar diyebilir miyiz? gerçi bugün denediğim restore'a ait klasörler de görüyorum bence burda.

yedekler var orada silersen restore edemezsin.

evet benim en başta aradığım yer buymuş. gereksiz bir backup'ı silebiliyoruz burdan. ayrıca restore ederken de buraya bişeyler yazıyor ve epey yer kaplıyor.

hanın karşısında inci notebook var.

internetten aldıysanız evet.
ancak iade etmeyin diye zorluk çıkarabilirler. biraz kovalaman gerek.

açılmış ve kullanılmış ürünü ayıplı veya arızalı olmadığı sürece kolay kolay iade almazlar.

platforma üye olurken imzaladığınız sözleşmeyi okudunuz mu? bütün bunları geçerli bir sebep göstermeden yapabileceğine dair bir madde olabilir. öyle bir madde yoksa hukuki olarak her türlü hakkını arayabilirsin.

sinüzit olabilir.

Banyo yapıp dışarı çıkmayın, mesela ise giderken değil akşamdan yapın. Muhtemelen sinüzitle ilgilidir.

kavaklıdere yakut, tam bir fiyat performans şarabıdır.

Sadece Carrefourlarda satılan Sava da tam bir f/p ürünü.

uygundan kasit ne kadar bilmiyorum ama casillero del diablo cabernet sauvignon guzeldir. frontera cabernet sauvignon da severim ben. frontera okuzgozu de guzeldi.

Ancyra kalecik karası seviyorum ben

türk parasında durmasında hiçbirşey almasan konserve al kenara koy. 5 sene son kullanma tarihi var.

Al 200 eur dursun kenarda.

Tablet al kendine :)

Altın al.

alkol al. hem yillandigi icin degerlenecek hem de fiyati gunden gune arttigi icin :)

borsa düşünürsen bist 30 daki sağlam gördüğün firmalara yatırım yapabilirsin. %5 artış gördüğünde satar çıkarsın, sonra başka birine tekrar. onun dışında daha uzun vadeli olarak döviz veya altına yönelirsin. zamanında 6.80 dan euro aldım, daha sonra 6,20 lere kadar gerilediği oldu ama şu an durum ortada.

özetle, tl'de durmasın da neye çevirirsen çevir.

Gelecek görülen 2 kripto para + 2 hisse senedine yatırım yapılabilir. Tabii gözden ne kadar çıkarıldıysa o nispette risk alınabilir.

borsada bist 30 kağıtlarından bir hisse al. 5 sene sonra ikiye üçe katlayabilir.

iki kişi üzerine ruhsat kaydı olduğunu duymadım. biri diğerine araca koyduğu tutar kadar senet imzalatabilir güven için.

ilk defa ortak işe giriliyorsa ortak iş yapmamak gerektiği konusunda bir ders almaya hazır ol :)

Var diye biliyordum. Yoksa şayet paylaşım noterde başka bir yoll yapılabilir mi acaba?

Derslik bir durum yok prosedür olarak yapılacak :)

Ruhsatta ortakların ismi yazılıyor, hatta tesadüf bugün bir duyuru sorusu vardı araç 3 kişi adınaymış;

www.eksiduyuru.com

miras yoluyla kalan ve şuan kullandığım araba 3 kişinin üzerine. noterde üzerimize alırken. satarken hepiniz burada olsa yeter demişlerdi. demek ki oluyordur diye düşünüyorum masraf olaylarını bilmiyorum. tek olsa da aynı masrafı verecektik biz.

kvm olur.

ramleri sök tak yapmayı deneyebilirsiniz. ramlerden biri tam oturmayınca yapabiliyor.

klavyenin caps lock num lock ışıkları yanıyor mu? yanmıyorsa bilgisayar açılmıyordur.
bios pilini sök 10 dk bekle tekrar açmayı dene. tüm power kablolarını sök sonra sadece anarkart ve cpunun powerı takıp tekrar açmayı dene.

@walterwhite: yanıyor, yine de yapayım mı?

@konetsu: anakartın marka ve modelini o yüzden yazdım. başka markaları bilmiyorum da MSI anakartlarda flash bios özelliği var, sadece anakartı güç kaynağına bağlayınca bile flash belleğe bios updatei yükleyip güncelleme yapılabiliyor.

bios güncellemesini dediğin sebepten hiç girişmemiştim. toplama bittiğinde işlemci ve grafik kartı elektrik almadı, yani açtığımda kasanın fanları çalışıyor, anakartın ışıkları yanıyor ama işlemcinin ve grafik kartının fanı çalışmıyordu. o yüzden bir de biosu güncelleyeyim dedim. o sorun hallooldu ama görüntü gelmiyor.

parçaları da denedim, aynı ekran kartı hariç her şeyi aynı olan arkadaşımın bilgisayarında.

grafik kartına taktım evet :))

anakarttaki ledlere bakmak aklıma gelmedi, onlara bir bakayım teşekkür ederim (:

Atatürk Arboretumu: ataturkarboretumu.ogm.gov.tr

www.rivaclub.net

doğa club tatil köyü.

arkadaşların önerdiği yerler organizsaynon ver düğün yapılan yerler. buraya kacsa adam kafayı yer gülütüden :)

Lastik basıncını uyarı verdikten sonra eşitlediysen ikaz ışığını resetlemen gerekiyor.

yeni hava bastıysan hemen sönmeyebilir. biraz yol yapınca söner veya @angelus un dediği gibi resetlemen gerekebilir.

Diğer bir ihtimal de basınçlar eşit değilken sıfırladıysan belli bir toleransın altına inince yine yanar o ışık. Benim arabada torpidonun içinde sıfırlama tuşu. Oradan sıfırla.

Stepne varsa onun basıncı düşmüş olabilir, o yuzden ikaz lambası hala yanıyordur.

Gecen aynısı başıma geldi.

aracı stop etmeden lastik basınçlarını (stepne dahil) 35 psi yap. kısa bir süre git, sonra tekrar 32 yap.

benim arabada öyle sönüyor.

Menüde bir yerlerde lastik basıncını sıfırla diye bir seçenek olmalı, lastik havalarını kontrol ettikten sonra sıfırlamalısın.

Kalibre et lastikleri düzelir